Ingilizce-Türkçe Çeviri

  1. (a) (temele) dayanmak, (temel üzerinde) durmak/bulunmak.
    stand on one's own two feet (or legs):
    kimseye muhtaç olmadan işlerini yönetmek,
    mec. kendi yağı ile kavrulmak (b) üzerinde ısrar etmek,
    stand on one's ground: davasından vaz geçmemek (c)
    den. yoluna devam etmek, rotayı değiştirmemek.
Ingilizce-Türkçe çeviriler: Atalay Sözlügü, 1. Basim

Ingilizce-Türkçe Ilgili Terimler

make one's hair stand on end
korkutmak, dehşete salmak, tüylerini diken diken yapmak.
It was enough to make your hair stand on
end.
His hair stood on end at the sight: Görür görmez düyleri diken diken oldu.
stand on one's demand
taleplerinde ısrar etmek Fiil
stand on one's demand
talep bite israr etmek Fiil
stand on one's dignity
şerefini/itibarını korumak, mevkiine göre muamele beklemek.
stand on one's feet
bağımsız olmak, kimseye muhtaç olmamak, kendi yağı ile kavrulmak.
stand on one's head
baş aşağı durmak.
stand on one's own bottom
kendi ayakları üzerinde durmak Fiil
stand on one's own feet
bağımsız olmak, kimseye muhtaç olmadan yaşamak.
stand on one's own legs
ayakları üzerinde durmak Fiil
stand on one's own legs
başkasının yardımı olmadan kendi ayakları üzerinde durmak Fiil
stand on one's own legs
yardım istememek Fiil
stand on one's own legs/feet
kendi yağı ile kavrulmak, kimseye muhtaç olmamak.
stand on one's right
hakkında ısrar etmek Fiil
take one's stand on a letter
bir mektuba dayanmak Fiil
to stand on one's own
münferit
to stand on one's own
(ev) dört tarafı açık
give no leg to stand on
tutunacak bir dal bırakmamak, kıskıvrak bağlamak, çaresiz bırakmak.
have no leg to stand on
dayanağı/mesnedi olmamak, tutar tarafı olmamak, mesnetsiz olmak, savunulacak/müdafaa edilecek tarafı
olmamak, kuvvetli delilden yoksun olmak.
have not a leg to stand on
kabul ettireceği mazereti olmamak Fiil
not have a leg to stand on
dayanağı/mesnedi olmamak, tutar tarafı olmamak, mesnetsiz olmak, savunulacak/müdafaa edilecek tarafı
olmamak, kuvvetli delilden yoksun olmak.
not to leave someone a leg to stand on
iddialarını birer birer çürütmek, savunmasız bırakmak.
stand on a record
tutanakta kaydı bulunmak Fiil
stand on ceremony
teklifli olmak Fiil
stand on ceremony with sb
biriyle resmi ilişkilerde olmak Fiil
stand on its hind legs
susta durmak Fiil
stand on record
tutanakta kayıtlı bulunmak Fiil
stand on something
birşeyin üzerinde durmak Fiil
stand on something
birşeye basmak Fiil
stand on something
birşeyin üzerine basmak Fiil
stand on the defensive
savunmada kalmak Fiil
stand on the defensive
savunma da kalmak Fiil
stand on the record
protokolde olmak Fiil
stand on walk the picket lines
grev gözcüsü hattında yürümek Fiil
stand on your head
amuda kalkmak Fiil
stand on/upon ceremony
resmî davranmak/olmak, teşrifata/merasime uymak.
There is no need to stand on ceremony with us:
Aramızda teşrifata (teklif tekellüfe) lüzum yok.
let someone stand on (grass
bastırmak Fiil
make sb's hair stand on end
tüylerini ürpertmek Fiil
not stand on ceremony
kuralları önemsememek Fiil
not stand on ceremony
resmiyeti boşvermek Fiil
not stand on ceremony
kuralları boşvermek Fiil
not stand on ceremony
resmiyeti bir kenara bırakmak Fiil
Where do you stand on ...?
... konusunda ne düşünüyorsun?
Where do you stand on ...?
... konusunda fikrin nedir?
on the stand
tanığın sorguya çekilmesi
put someone on the stand
(US) birini tanık kürsüsüne çıkarmak Fiil
stand first on a list
liste de birinci durumda olmak Fiil
stand first on a list
listede birinci durumda olmak Fiil
stand first on the list
listede başta olmak Fiil
stand pat on something
bir konuda fikir değiştirmemek Fiil
stand pat on something
bir konuda kararlılığını sürdürmek Fiil
stand pat on something
bir konuda kararını değiştirmemek Fiil
stand something on something
birşeyi birşeyin üzerine koymak Fiil
Ingilizce-Türkçe terim çevirileri: Zargan Ltd.